"PKK çatışmayı sonlandırmalı" Gazeteport'tan Doğucan Cömert'in sorularına cevaplar

14.08.2015 gazeteport.com

Habertürk yazarı Ruşen Çakır, Gazeteport'a yaptığı açıklamada, Kürt sorunu konusunda esas aktörün Erdoğan olduğunu söyleyerek "Erdoğan'ın irade koyması gerekiyor. PKK da Erdoğan'ın adım atmasını kolaylaştıracak hamleler yapabilir. PKK silah bırakmadığı müddetçe kimsenin çözüm sürecini başlatması mümkün olamaz" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu ile CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bugünkü buluşmasıyla ilgili olarak "Beklenti yüksekti ama Çarşamba günü itibariyle koalisyon olmama ihtimali yüksek" diyen Çakır, "Genel olarak beklenti erken seçimden yana. Pazartesi günü doğan umutların Çarşamba günü yok olduğunu söylemek mümkün" yorumunda bulundu.
Çatışma ortamını kimin başlattığının önemi olmadığını söyleyen Çakır, "Çatışma ortamını kimin sonlandıracağı önemli. Normal şartlarda iki tarafın da aynı anda sonlandırması iyi olur ama böyle bir diyalog ortamı yok.Dolayısıyla taraflardan birinin vazgeçmesi gerekiyor. Onun da PKK olması lazım" dedi.
Kürt sorunu konusunda Erdoğan'ın irade koyması gerektiğini vurgulayan Çakır, "Bu konuda esas aktör Erdoğan'ın kendisidir. PKK da Erdoğan'ın adım atmasını kolaylaştıracak hamleler yapabilir. PKK'nin silahı bırakmadığı müddetçe kimsenin çözüm sürecini başlatması mümkün olamaz" şeklinde konuştu.

Yarın (bugün) Başbakan Davutoğlu ile CHP lideri Kılıçdaroğlu bir araya gelecekler. Herkes merakla bu görüşmeyi bekliyor. Bu buluşmadan sizce koalisyon çıkar mı?
 
Pazartesi günü yapılan açıklamalardan hareketle yani Haluk Koç'un ve Ömer Çelik'in yaptığı açıklamalardan hareketle umut doğmuştu. Salı gününden itibaren gelen haberler ve Kılıçdaroğlu'nun bir gruba "Bu iş olmayacak galiba, Cumhurbaşkanı Erdoğan istemiyor" demiş olması ve Erdoğan'ın yaptığı konuşmalar umutları azalttı. Beklenti yüksekti ama Çarşamba günü itibariyle olmama ibresi yükseğe çıkmış durumda. Genel olarak beklenti erken seçimden yana. Bir ihtimal belki AKP, MHP ile koalisyon yapar düşüncesi var ama yine de siyasette hiçbir şey belli olmaz. Pazartesi günü doğan umutların Çarşamba günü yok olduğunu söylemek mümkün.

MHP lideri Bahçeli de AK Parti ile CHP koalisyonundan yana olduğunu ve bir an önce koalisyonun kurulması gerektiğini kaydetmişti. Bahçeli'nin elini taşın altına koyduğunu düşünüyor musunuz?


MHP'nin farklı açıklamaları oldu. 7 Haziran gecesi erken seçim açıklaması yaptılar. Sonra değişik şekillerde seçimi telaffuz ettiler. Son şiddet olaylarıyla beraber Bahçeli "Erken seçim koşulları kalmamıştır. Koalisyon kaçınılmaz noktaya vardı" diyerek AKP-CHP koalisyonunu işaret etti ama MHP'nin AKP ile koalisyon yapmayacağını söyleyemeyiz. Yalnız, Bahçeli'nin erken seçim aleyhtarı açıklaması orada duruyorsa o zaman erken seçim zorlaşabilir. Çünkü her halükarda AKP ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP'nin erken seçime yatkın olmasından istifade ediyordu. Şimdi MHP erken seçim istemediğini söylüyor. İşler iyice karışmış durumda. 
45 günlük süre dolduğunda Cumhurbaşkanı ülkeyi tekrar seçime sokacak olursa kurulması gereken thükümete üm partiler sandalyelerine oranla bakan verecek. Bu HDP'nin de hükümette yer alması anlamına geliyor. Geçici seçim hükümetinde... Bunu ne Erdoğan ne MHP istiyor. Bir tek buna belki CHP ses çıkarmıyor. Dolayısıyla bu seçeneğin dışında seçenek yaratmak istiyorlar. Bu da seçime endeksli azınlık hükümeti. MHP son açıklamasıyla bunu da zora sokmuş gözüküyor. Her türlü ihtimalin gündeme gelebileceğini düşünmek lazım. Sonuç olarak Türkiye'nin önü karanlık ve ilerisi gözükmüyor. 

Biz bu seçim ihtimallerini konuşurken bir yandan Türkiye'de gerginleşen bir ortam görüyoruz. Ne zaman son bulur bu ortam?

Bu gerçekten zor bir soru. Çatışmayı tekrar kimin başlattığı konusunda her iki taraf da birbirini suçluyor. Ama bir yerden sonra kimin başlattığının önemi yok. Kimin sonlandıracağı önemli. Normal şartlarda iki tarafın da aynı anda sonlandırması iyi olurdu ama böyle bir diyalog ortamı yok. Dolayısıyla taraflardan birinin vazgeçmesi gerekiyor. Onun da PKK olması lazım. PKK varlığını, saldırıları sürdürdüğü müddetçe devletin cevap vermemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Devlet olma vasfını yitirir. Önemli olan PKK'nın tekrar çatışmasızlığa dönmesi. HDP de bu çağrıyı yapıyor. PKK bu adımı atmadığı müddetçe çatışmalar sürer. 

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık da bu konuyla ilgili olarak "Operasyonlar durursa çatışmasızlık süreci devam eder" demişti. 

"Biz savaş ilan etmedik. Sadece nefsi müdafaa, misilleme hakkını kullanıyoruz" diyorlar. Bu savaşı sürdürmek anlamına geliyor. Seçim öncesi HDP'ye yönelik saldırılarda Kandil'den gelen açıklamalar şuydu: "Bizi provoke etmek istiyorlar. Bu provokasyonlara gelmeyeceğiz. Hedef HDP'nin Meclis'te güçlü bir şekilde temsilidir" dediler. Sonunda öyle oldu, HDP güçlü bir şekilde geldi. Seçimden sonra Suruç Katliamı'yla ve Ceylanpınar'daki polislerin öldürülmesiyle beraber işin rengi değişti. Seçimden önce bunu yapan tekrar bunu yapabilir. Kaldı ki ülke tekrar seçime gidiyor gibi görünüyor. Dolayısıyla PKK'nın saldırılardan vazgeçmesi gerekiyor. 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına baktığımız zaman çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığı ve çözüm sürecinin anlaşılmadığı yorumlarını okuyoruz. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çözüm süreci Erdoğan'ın siyasi kariyerinin en önemli adımlarından birisiydi. Kısa vadede çok sonuç almayabilir ama orta ve uzun vadede tarihe Kürt sorununun çözümünü sağlamış bir siyasetçi olarak geçmesi imkanı vardı. Kısa vadeli siyasi hesaplar nedeniyle birdenbire, özellikle 7 Haziran seçimi öncesinde çözüm süreci tam da müzakere aşamasına gelmişken 28 Şubat mutabakatının ardından, o mutabakatı tanımadığını söyledi. PKK da burada çok şikayet etmedi. Çatışmasızlığı sonlandırdılar. Buradan geri dönmek mümkün. Türkiye'nin 28 Şubat'taki o fotoğrafa dönmesi zor görünüyor. Bunun da faturası ağır olacağa benziyor. Zira Türkiye kazandıklarından kaybediyor. Bu Erdoğan'ın da kaybettiği anlamına geliyor. Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi gerekiyor. Kürt sorununu Öcalan'ı PKK'yı ve HDP'yi katmadan çözmek ise mümkün değil. Bu realiteyi bildiği için bu süreci başlatmıştı Erdoğan.
Kürt sorunu ve PKK sorunu her zaman var. Öcalan bu sorunun en kilit yerinde duruyor. Bunların tekrardan işletilmesi lazım. Yeni dönemde daha farklı yöntemler izlenebilir. Meclis ağırlıklı olabilir çünkü güçlü bir HDP varlığı var. Erdoğan'ın bu konuda irade koyması lazım. Bu konuda esas aktör Erdoğan'ın kendisidir. PKK da Erdoğan'ın adım atmasını kolaylaştıracak hamleler yapabilir. PKK'nin silahı bırakmadığı müddetçe kimsenin çözüm sürecini başlatması mümkün olamaz. 
 
Kürt siyasi hareketi çatışmasızlık ortamında bir kazanım elde etti. Bu kazanımları kaybetme ihtimali var mı?

Riske atıyorlar. Bu da anlaşılmaz bir şey. Bölgesel bir aktör haline gelmiş, uluslararası camiayla ilişkilerini iyileştiren terörist imajından sıyrılmış bir hareketken tüm bunları riske de atıyor. HemHDP'nin son seçimde elde etmiş olduğu muazzam başarıyı gölgeliyor. Hem Suriye'de, Irak'taki varlığını gölgeliyor. Hem Irak Kürdistanı'ndaki varlığını riske atıyor, son olayda gördüğümüz gibi. Anlamsız bence. 

Anket firmalarının yaptığı anketlere baktığımız zaman da HDP'nin oylarında ufak da olsa bir azalma, AK Parti'nin oylarında ise artış gözlüyoruz. 

Bu seçime nasıl bir atmosferde girileceğine bağlı. Seçim olacaksa bunlar çok oynar. Seçim kararı alınırsa dengeler tekrar değişir. Ekonomi bundan olumsuz olarak etkilenecek ve bu da sandığa yansıyacak. Seçim atmosferine girildiğinde rakamların değişeceğini görmek lazım. HDP'nin baraj altına inme ihtimali gözükmüyor. Bu halde AKP'nin tek başına iktidar olma ihtimali çok zor. Dolayısıyla Erdoğan'ın ve AKP'nin HDP'yi baraj altına indirmek için çok fazla manevra imkanı yok. 

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın bu sürece müdahale etmesinin devlet tarafından bilinçli olarak engellendiğini dile getirmiştiniz. Neye dayanarak bu yorumda bulunuyorsunuz?

Kabaca söylemem gerekirse "Öcalan iyi, Kandil ve Demirtaş kötü" diyorlar. Eğer böyleyse Öcalan sizin denetiminizde. Çıkarır Öcalan'ı konuşturursunuz. Öcalan da der ki "bunlar yanlış yapıyor". Eğer Öcalan, devletin hoşuna gidecek şeyler söyleyecek durumda olsaydı, söyletirlerdi. Belli ki Öcalan devletin istediği bir noktada değil. Öcalan'ın bu olayların dışında tutulma hali onu daha çok güçlendiriyor. Çünkü Öcalan'ın tecrit hali PKK için gerekçe oluşturuyor. PKK'nın yaptığı açıklamalara baktığımız zaman önderlerinin tecrit durumuna vurgu yaptığını görüyoruz. Saldırılara gerekçe olarak bunu gösteriyorlar ve Öcalan güçleniyor. Tek mekanizma Öcalan. Daha önceki krizlerde olduğu gibi bu sefer de çözüm için Öcalan'ın kapısı çalınacaktır. İlk akla gelen budur. 
 
Son bir ay içinde Türkiye’nin Suriye politikasını ve Orta Doğu'yla ilişkilerini belirleyen küresel, bölgesel ve ulusal ölçekte gelişmeler oldu. Bu çerçevede özellikle, Suriye'deki aktörlerin ve dünya konjonktüründeki değişimlere paralel olarak Türkiye'nin konumlanışı sizce de değişiyor mu?

Türkiye çok zor durumda ve Türkiye'nin Suriye politikası çoktan iflas etti. Türkiye sürekli bir şeyler deniyor ve hüsranla karşılaşıyor. Birincisi Esad'ın devrilememesi, ikincisi ülkenin kuzeyinde Kürtlerin ağırlıkta olması ve bu Kürtlerin de PYD'li olması, PYD'nin de PKK ile irtibatta olması. Türkiye'nin istemediği şeyler oluyor ve Türkiye müdahale edemiyor. Uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin öyle ya da böyle bir şekilde IŞİD gibi örgütlerle ilişkisi olduğuna dair imajı oluştu. Bunlar Türkiye'yı sıkıntıya sokuyor. En son ABD ile yapılan İncirlik anlaşmasıyla bir ölçüde nefes alabildi. Ama Batı medyasına baktığımız zaman Ankara'nın derdi IŞİD değil PYD diyorlar. Doğru ya da yanlış. Hükümet bunu çözebilmiş değil. Türkiye-Suriye krizi Ankara'nın aleyhine olurken PKK'nın ise lehine oldu. 
 
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, IŞİD'e karşı en büyük mücadeleyi PYD'nin verdiğini söylemişti. Türkiye'nin IŞİD'e karşı PYD ile birlikte hareket etmesi sizce mümkün mü?

Mümkün ama olmayacağa benziyor. Türkiye bu noktaya gelmiyor ama ABD Ankara olmasa da PYDve YPG ile işbirliği yapıyor. Bunu net bir şekilde görüyoruz. Haseke'de, Tel Abyad'ta, Kobani'de gördük bunları. Bundan sonra da olacaktır. IŞİD'e yönelik başka operasyonlar da olacaktır. Karada en büyük desteği YPG veriyor. Eğit-donatların fiyasko olduğu ortaya çıktı. Karada ABD'nin işbirliği yapacağı çok fazla seçenek yok. Türkiye de buna dahil olsa çok iyi olur, sonuç alıcı olur ama Türkiye'nin buna dahil olma ihtimali görünmüyor.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı